19 Eylül 2009 Cumartesi

Selin götürdükleri


Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yaşanan sel felaketi hepimizi derinden etkiledi. "Yağmurdan korkan sokağa çıkmasın" sözü de böylece gerçek oldu. İnsanlar biraz yağmur yağınca; yol çöker sel olur korkusuyla evlerinden dışarı çıkmıyorlar.

Yaşanan sel felaketinden sonra bizim medya organlarımız da "dünyaya rezil olduk" diyerek ilk yaygarayı da kendileri kopartmıştır. Dünyanın bize olan bakış açısını da aslında bir ölçüde öz- medyamız yönlendiriyor. Dünyanın her yerinde seller oluyor; Amerika'da insanlar ölüyor, Asya'da binlerce insan evsiz kalıyor hiçbirşey olmuyor da bizde sel olunca mı dünyaya rezil oluyoruz?! Medyamızda bu haberleri gören uluslararası basın ajansları da haberlerini ona göre veriyorlar! Bu durumda dünya medyası bir eşşekse eğer, bizim medya da eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüyor. Bütün bunların yanı sıra konuya itidalle yaklaşan yazarlarımız da mevcut. bunlardan biri de Cevdet Kızıl.

Kendisi aslında bir akademisyen. Kadir Has Üniversitesi'nde doktora tezini yapan yapan pırıl pırıl, gelecek vaadeden bir türk genci Cevdet Kızıl... Geçtiğimiz günlerde kendisinin Habertürk Gazetesi'ndeki bir yazısına rastladım. Bu satırları yazmama asıl vesile olan da o makaledir. Yazıda Cevdet Kızıl sel felaketinin uzun vadede yol açacağı problemler ve ekonomideki sıkıntıya değinmiş. Bugünlerde sık sık bu tür haberlere rastlamak mümkün. Fakat Kızıl'ın yazısında dikkatimi çeken ince nüansları umarım diğer okuyucularda farketmiştir...

Nüanslardan birincisi; sel felaketinden sonra sigorta şirketlerinin seli sigorta kapsamından çıkarması ve buna karşılık devletin hiçbir müdahalesinin olmaması. Bence bankacılık denetleme ve düzenleme kurulundan ayrı olarak sigortacılık düzenleme kurulu da oluşturulmalı. bugün hepimiz depreme karşı evlerimizi sigortaladık. Ya olası bir depremden sonra da sigorta şirketleri depremi sigorta kapsamından çıkartırlarsa ne olacak?

İkinci nüans ise ülkemizde yaşanan sel felaketinin avrupadaki yankıları! Avrupa Kültür Başkenti olmaya aday İstanbul'un ve Avrupa Birliği üyesi olmaya aday ülkemizin uluslararası basında arzu edilmeyen görüntülerle yayınlanması!

Kızıl konuyu pek çok köşe yazarı gibi rezil olduk feveranlarıyla değil gerçekçilikle ele almış. Umudum Cevdet Kızıl gibi genç yazarların sayısının artmasıdır.

Medyamızda yeralan, ülkemizi kötüleyen haberlere lütfen prim vermeyelim! Dürüst yayın organları ve yazarlar da hakettiği yeri bulmalı artık... Sağlıcakla ve sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder