26 Ocak 2010 Salı

Nişanı da Nikah Memuru Kıysın

Geçtiğimiz günlerde yakın bir arkadaşım nişanlısından ayrıldı. Bir yıl süren bir ilişkinin ardından evlenmeye karar vermişlerdi. Önce kız istemek için İstanbul’dan Edirne’ye kızın ailesinin yanına gidildi. Arkadaşım, annesi, babası, kız kardeşi, halası ve eniştesi cümbür cemaat ellerinde çiçek ve çikolata kız istemeye gittiler. Kahveler içildi, isteme merasimi yapıldı. Allahın emri, peygamberin kavliyle kız istendi. Bu sırada orada bulunanlar peygamberin kavlinin ne demek olduğunu biliyorlar mıydı bilmiyorum ama ben bu yazıyı hazırlarken bu konuda kısa bir araştırma yaptım. Peygamberin kavli, sünneti demek oluyor. Peygamberin tavsiyesi anlamında da kullanılıyor. Yani peygamber efendimiz gençlere evlenmelerini tavsiye ediyor anlamında, kız isterken peygamberin kavli(sünneti-tavsiyesi) ile cümlesini kullanıyoruz.

Sözlenme merasiminin ardından hep beraber İstanbul’a geri dönüldü. Bir süre sonra da nişan için bohçalar hazırlandı, alışveriş yapıldı. Kız tarafı Edirne’de bir düğün salonu tutmuş. Erkek tarafı da üstüne düşen nişan alışverişlerini yaptı. Ardından tüm ihtişamıyla nişan merasimi yapıldı... Ben biraz tembellikten biraz da parasızlıktan İstanbul’dan Edirne’lere kalkıp da davet edildiğim bu nişana gidememiştim. İyiki de gitmemişim... Geçenlerde Gandalf’ın siyah saçlı haline benzeyen bu arkadaşıma tekrar rastladım. İki hoş beşten sonra öğrendim ki arkadaşım nişanlısından ayrılmış. Bizim Turkish Gandalf, nişanlısını eski erkek arkadaşıyla kendisinden gizlice bir kafede fingirderken yakalıyor. Bunun üzerine kavgalar ediliyor, nişan atılıyor. Bizimki oldukça üzgün ve kızgın... Kadınlara güveni kalmamış bir durumda... Bu noktada diğer taraf ta mutlaka üzülmüştür. Bizim oğlan nişanı atmakta ne kadar haklı bilemiyorum belki de kız sadece orada tesadüfen eski erkek arkadaşıyla karşılaşıp bir kahve içmek için de oturmuş olabilir. Herşey olabilir ama sonuç olarak ortada atılan bir nişan ve boşa giden onca emek var... Ben olayın teknik kısmıyla daha çok ilgileniyorum aslında... Yapılan bir sürü emek, masraf, eşe dosta haber vermeler, aileler arası yakınlaşmalar, bunun psikolojik etkileri ve saire... Üstelik kız tarafı nişanda takılan altınları da geri vermiyormuş...

Görüldüğü üzere nişan, evlilik kadar olmasa da kişi üzerinde hem ekonomik hem de psikolojik yükler oluşturuyor. O yüzden bence nişanı da nikah memuru kıymalı. Hatta nişanlanan çiftler arasında bir protokol bile imzalanabilir. Nasıl ki evli çiftler boşanırken mahkemede evlilik akdi geçerli ise nişanlanırken de ayrılma sırasında etkili olabilecek bir akit olmalı. İki taraftan herhangi birinin diğerine kazık atması da böylece bir nebze olsun engellenmiş olur.

Bekar bir erkek olarak bu yazıyı yazmamın aslında benim için bir risk teşkil edebileceğinin farkındayım. Umarım günün birinde müstakbel eşim ve kayınvalidem bu yazıyı okuduklarında konuyu objektif kriterlerle değerlendirirler ve benim pinti ya da fazla pipirikli birisi olduğumu düşünmezler. Zira ben konuyu kendim için değil tüm insanlık için ele almış bulunmaktayım... Sonuçta bozulan nişanlardan insanlar, aileler, sülaleler zarar görüyor. Mesela geleneksel çerçevede yapılan bir nişan, daha sonra erkeğin kızı ya da kızın erkeği aldatmasıyla son bulabiliyor. Bu aldatma olayı evlendikten sonra vuku bulmuş olsaydı iki taraftan biri diğerine yüklü bir manevi tazminat davası açabilirdi. Ayrıca mal paylaşımı da mahkeme hükümlerince değerlendirilirdi. Aldatan taraf büyük oranda suçlu bulunurdu ve tazminat ödemeye mahkum edilirdi. Ama nişanlıyken aldatma olayı gerçekleşince mağdur durumda kalan avucunu yalıyor. Nişan için yapılan onca emek de boşa gidiyor. Fakat nişan bir nikah memuru tarafından yapılsa kanuni olarak bağlayıcı nitelikte olacağından mağdur durumda kalanın zararları da daha kolay tazmin edilebilir. Hatta çiftlerin nüfus cüzdanlarında nişanlı diye de yazsın. İyice bağlayıcı olur böylece! Nasıl ki kimliklerde evli, bekar diye yazıyorsa nişanlı diye de yazsınki insanlar böylece nişanlanmanın ne demek olduğunu daha iyi anlarlar, onca emeğe ve masrafa da değmiş olur! Ya da nişan olayını komple kaldıralım çünkü hiçbir kanuni bağlayıcılığı olmayan bu masraflı seremoniyi yapmanın kimseye bir faydası yok. Yarın öbür gün ufacık bir şeyden nişan atıldığı zaman hem gençler hem de aileler çok zarar görebiliyor.

Aslında bu tam Ayşe Arman’lık bir konu... Bu konuda söylenecek daha çok şey vardır mutlaka.. Hiç nişanlanmamış birisi olarak şimdilik benim söyleyeceklerim bu kadar...

1 yorum:

  1. Soz, nisan, nikah..ismi ne olursa olsun; bireylerin bunyesinde sevgi, saygi, ozveri, sefkat, guven vb barinmiyorsa; memur degildir resmiyeti kiymasi gereken, insanlar birbirlerine kiyarken..

    YanıtlaSil